Özgürlük mücadelesi sürecek
Fotoğraf: Envato
İç güvenlik paketinin 68’den 130’uncu maddeye kadar olan bölümü, Hükümet tarafından verilen bir önergeyle geri çekildi!
Paketin “Hükümet tarafından geri çekildiği” haberleri gelince herkesin aklına, “Nihayet Hükümet pakete gelen tepkileri dikkate alarak komisyona geri çekti!” gibi “iyi niyetli” değerlendirmeler geldi. Ama çok geçmeden anlaşıldı ki, Hükümet paketin tümünü geri çekmemiştir. Tersine Hükümet, TBMM Genel Kurulunda görüşülmemiş olan 68’inci madde ile 130’uncu madde arasındaki bölümleri geri çekmiştir. Böylece Hükümet, Meclisten geçirdiği 67 maddeyi, hemen yasalaştırıp, yürürlüğe sokmayı amaçladığını da göstermiştir. Böylece Hükümetin, Komisyonun, bir “yürürlük maddesi” ile tasarıyı birkaç maddelik bir öneriye dönüştürüp Genel Kurula getirerek, paket üstündeki görüşmeyi tamamlamayı planladığı anlaşılmaktadır!
Yani Hükümetin tutumundan tepkilerin umurunda olmadığı, ama Meclisteki uzun ve gerilimli oturumlarla seçim öncesinde “milletvekillerini yormamayı” tercih ettiği için paketin geri kalan maddelerini çıkarmaktan vazgeçtiği görülmektedir.
Çünkü “Paketin” 68-130’uncu maddeleri arasındaki maddeler, “iç güvenlik”le pek de ilgili maddeler değildir. Tersine Hükümetin geri çektiği maddeler; nüfus kayıtları, kimlik kartları, ikametgah kayıtları, pasaport, yabancıların Türkiye’de yerleşmeleri, mülteciler gibi sorunlarla ilgilidir.
Bu maddeler, Hükümetin ve AKP sözcülerinin; nüfus, ikametgah ve pasaport alma gibi işlerde “bürokrasiyi azaltma amaçlı” maddeler olduğunu öne sürerek, “Pakete karşı çıkanlar bürokrasinin kaldırılmasına karşı çıkıyorlar” diye propaganda yaptıkları maddelerdir.
“Artık bir evrak için nüfus idaresi, Kaymakamlık, muhtar, emniyet,… arasında mekik dokumayacaksınız, bir ‘tık’la evrak önünüzde olacak. Pasaport için artık emniyete kadar gitmek yok!..” propagandasıyla Hükümet, bu özgürlük düşmanı tasarının “vitrinine” koyduğu “rüşvet maddeleri”yle “paketi” yumuşatmayı, kabul edilir hale getirmeyi amaçlamıştı.
Şimdi ise Hükümet, asıl amacına ulaştıktan sonra, “rüşvet vermek”ten vazgeçerek, özgürlük düşmanı tasarıyı “katıksız”, “karışımsız” biçimde yasalaştırmaya karar vermiş görünmektedir.
Çünkü Meclisten geçen maddeleriyle “İç Güvenlik Paketi”, bir “yürürlük maddesi” eklenerek, Cumhurbaşkanının imzasına sunulmaya hazır olacaktır. Cumhurbaşkanı da zaten, elinde kalemi, “Geç bile kalındı!” diye yasayı imzalamaya hazır beklemektedir!
“Paketin”, TBMM’den geçen ve muhalefetin bu maddelerin de çekilmesini istedikleri ama Hükümetin böylece yasalaştırmakta ısrarlı göründüğü 67 maddesi ile özgürlüklere şu sınırlamaları getirmiştir:
- Yargının görevi idareye devredildi: Vali, lüzum görmesi halinde, kolluk amir ve memurlarına suç faillerinin bulunması için emir verebilecek. Kolluk amirinin emriyle kişinin üstü, eşyası, aracı aranabilecek.
- Toplantı ve gösteri özgürlüğü kısıtlandı: Toplantı veya gösteri yürüyüşlerinde, “havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan” taşıyanlara 2.5 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası verilebilecek. “yasak pankart; poster ve afiş” taşınamayacak!
- Polise peşinen “vur emri” verildi: Polis; okul, kamu binası, ibadethane gibi yerlere molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu ve benzeri silahla saldıranlara karşı silah kullanabilecek!
- Yüzünü kapatana ağır hapis: Yürüyüşlerde yüzünü kapatanlara 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilecek.
- Jandarma ve sahil güvenlik, İçişleri Bakanlığına bağlandı: Jandarma ve sahil güvenliğin genelkurmay ile bağı kesilecek, İçişleri Bakanına bağlanacak.
Evet, “paket” üstünde bugüne kadar süren mücadelede açıkça görülmüştür ki Hükümet bu özgürlük düşmanı “paketi” çıkarmada çok kararlıdır. Ancak yasanın yürürlüğe girmesi mücadelenin biteceği anlamına gelmiyor. Bu yüzden de özgürlük mücadelesi, bugün olduğu kadar daha sıkı ve daha çok yönlü olarak sürdürülmek durumundadır.
Hükümet, Meclis, yasaları yapabilir ama özgürlükleri için mücadele edenler oldukça, özgürlük düşmanları yasalardan amaçladıkları; toplumu zapturapt altına almayı, sessiz ve tepkisiz bir toplum yaratmayı başaramayacaklardır.
Şimdi özgürlükler için daha çok çaba zamanıdır!
Demokrasi güçlerinin asıl dikkat noktası da bu olmalıdır.
- ‘Devlet benim’ demek yetmedi; ‘Türkiye benim, İslam benim’ diyor 28 Ağustos 2018 01:00
- Korkak kim, cesur kim; gerçek nerede? 24 Ağustos 2018 01:00
- 'Çocuk istismarı'na karşı mücadele 09 Nisan 2018 01:00
- İfade özgürlüğünün ne ‘alanı’ ne de ‘sınırı’ kaldı! 15 Şubat 2018 00:55
- Doların yükselişinin faturasını kim ödeyecek? 04 Aralık 2016 05:44
- Mücadeleye daha ileri bir bilinçle devam! 23 Kasım 2016 00:59
- Kılıçdaroğlu barışı mı savunuyor çatışmayı mı? 20 Ağustos 2016 00:58
- ‘Muhatap millet’ demek ‘muhatap yok’ demektir! 27 Ocak 2016 01:00
- Haritadan silerek birlik mümkün mü? 11 Kasım 2015 01:00
- Mücadeleyi yenileme zamanı! 07 Kasım 2015 00:56
- Bir kez daha; Birimizin derdi hepimizindir! 06 Kasım 2015 01:00
- ‘Sistem’ dayatıp ‘fiili başkanlığa’ razı etmek! 05 Kasım 2015 01:00